Sahi Neyden Koruyorlardı?
Muayenehanemde ilk defa gördüğüm bir hastamın şikayetlerini öğrenip bu konuda detaylıca sorularımı sorduktan sonra sıra hastamın genel sağlık durumu ile ilgili sorulara gelir. Daha önce geçirdiği hastalıklar, tedavi aldığı kronik hastalıklar, geçirdiği ameliyatlar, alerjileri, ailesindeki kronik hastalıklar ve tabii ki son olarak da düzenli kullandığı ilaçlar. Hastalarım bazen ilaçlarını gösterirler, bazen de hatırlayabildikleri kadar sayarlar. Ben de sonra bunları not alırım. Hastamla görüşmemizin bir aşamasında, örneğin tetkik isterken veya tedavi düzenlerken sıklıkla bir aşama gelir ki hastamın saydıkları dışında günlük kullandığı bazı başka hapların da olduğu ortaya çıkar. Hastam bunları ilaç olarak görmez, ona göre “zaten hemen herkes bunları kullanır”, kendisi de yıllardır bunları almaktadır. Zaten sanki doğuştan getirdiği hayatının doğal bir parçasıdır. Bu haplar sıklıkla ya ağrı kesicilerdir, ya depresyon için kullandığı tabletlerdir ya da artık ne zamandır kullandığını bile hatırlamadığı mide koruyucusudur. Geçmişte, yıllar yıllar önce midesi yandığı için gittiği bir doktor ona bu mide koruyucusunu vermiştir ve sonrasında gittiği hemen her doktor da ya aynısından ya da farklı bir markasından mide koruyucuyu ya gastrit için, ya reflü için ya da kullandığı diğer biri sürü ilaç midesine dokunmasın diye reçete etmiştir. Mideyi korumak gibi ulvi bir görevi olan bu tableti ilaç diye nasıl tanımlayabiliriz ki, o adeta bir süper kahramandır, zavallı midemizi koruyordur.
Öncelikle bir konunun netleştirilmesi gerekli. “Mide Koruyucu” ifadesi bilinçli veya bilinçsiz olarak, belki kullanımı teşvik etme, belki de doktorun hastaya ilacını kolay anlatmak için kullandığı YANLIŞ bir ifadedir. PPI olarak kısaltılan (açık adı proton pompa inihibitörleridir) bu grup ilaçlar mideyi KORUMAZ, mide asit salgısını çok uzun süreler engeller, adeta midenin asit musluğunu tamamen kapatırlar. Sonuçta midede hemen hiç asit üretimi olmasına müsaade etmezler. MİDE KORUYUCU ifadesinin yanlışlığını bir örnekle açıklamaya çalışayım;
Diyelim ki bir pazar pikniği sırasında mangal yaparken kolunuzu yaktınız. Yanık bayağı ciddi biçimde kolunuzda su toplamasına kızarıklık ve hassasiyete neden oldu. Gittiğiniz doktor antiseptikli pomatlar sürüp pansuman yaptı ve size dedi ki: “Kolunuzu korumak için yaraya su değmemesi gerekli, aksi takdirde yara iyileşmesi gecikebilir veya mikrop kapabilir” Yani kolunuzu ”KORUMAK” için yara bölgesine su temasından kaçınmanız önerildi. Birkaç hafta içinde kolunuz iyileşti, pansuman çıkarıldı, yara kapandı. Ama siz öyle korktunuz ki kolunuz için, kolunuzu “KORUMAK” için aylarca o bölgeye pansuman uygulamayı sürdürdünüz ve oraya su değdirmeden, yıkamadan hayatınızı devam ettirdiniz. Bir süre sonra kolunuzun o bölgesinde cildinizin rengi koyulaştı, ağır bir koku gelmeye, dokundukça ciltte yumuşamaya bağlı açılmalar olmaya başladı. Siz de bu duruma çok şaşırdınız, pansuman yapmak ve kolunuza su temasını engellemek, yıkamamak kolu korumuyor muydu? “Bu nasıl saçmalık şimdi” diye düşündünüz. Halbuki mantıkla düşününce yara varlığı ve sağlam cilt arasındaki durumun birbirinden gayet farklı olduğunu siz de fark ettiniz. “KORUMAK” fiilinin yara varlığındaki özel duruma özgü olduğunu, yara yokken korumak bir yana size zarar verdiğini gördünüz.
İşte PPI ilaçlar da tam olarak bu konumda duruyor (Aslında tüm ilaçlar için geçerli). Mide ülseri, gastrit, mide ülserine neden olan Helicobacter pylori adlı mikrobun tedavisinde birkaç aylık kısa süreli kullanımlarda bu ilaçlar gerçekten etkili ve faydalı. Özel durumlar haricinde ise bu ilacın (aslında pek çok ilacın) uzun süreli kullanımı yarar getirmek bir yana belki de hiç tahmin edemeyeceğiniz zararlara neden oluyor.
PPI grubu ilaçların neden olduğu ciddi sorunlar şöyle:
- Vitamin ve elementlerin eksikliği: Pek çok vitamin ve elementin mide ve bağırsaktan emilmesini bozuyorlar. Zira bunların bağırsaktan emilebilmesi için asit varlığı gerekli. Özellikle demir, B12 vitamini emilimleri bozulabiliyor. Bazı kişilerde ciddi magnezyum eksiklikleri ortaya çıkabiliyor.
- Kemik erimesi ve kırıkları: Mide asitinin azalması ile gıdalardaki kalsiyumun emilmesinin azalması ile kemik erimesi ve kemik kırıkları olabileceğine dair pek çok veri mevcut.
- Bunama, Alzheimer Hastalığı: PPI grubu ilaçları kullananlarda bunama, Alzheimer Hastalığı, bilişsel yetilerin bozulabileceği bildirilmekte
- Kalp-damar hastalıklarında artış: Yine bu grup ilaçların sadece mide üzerinde değil vücudun tamamında asit üretimi üzerine yaptığı olumsuz etkiler dolasıyla örneğin damar duvarında bozulmuş protein parçacıklarını temizlemek için kullanılan asit üretimi de baskılandığından kalp-damar hastalıkları, kalp krizi riski, PPI grubu ilaçları uzun süreli kullananlarda daha fazla bulunmuş.
- Böbrek hastalıkları: Benzer bir mekanizma ile böbrek yetmezliği riskini de artırdığı düşünülmekte.
- Zatürre: Bazı çalışmalarda, özellikle yoğun bakımda yatan hastalara sürekli PPI grubu ilaç verilmesinin zatürre/Akciğer enfeksiyonu sıklığını artırdığı gösterilmiş.
- Bağırsakta mikrobik durumlar ve bağırsağın fonksiyonel bozuklukları:Mide asidi pek çok zararlı mikrop için bir bariyer etkisi gösteriyor. Eskiden korunma amaçlı çevresine su dolu hendekler kazılmış ve bu suya timsahların konulduğu, girişin ancak zincirli mekanizmalarla indirilen kapılar vasıtasıyla yapılabildiği şatoları düşünün. Mide asidi de adeta bağırsaklarımıza geçişteki timsah dolu su hendekleri gibi. Asit salgısını tümden, uzun süreli ortadan kapatmak adeta hendekleri toprakla doldurup şato kapılarını tüm düşmanlara sonuna kadar açmakla eşdeğer düşünülebilir. Bu durumun yansımaları kendini birçok farklı biçimde gösterir.
- Başta Clostridium adlı bakteri ile olan pek çok bağırsak enfeksiyonu riski artar.
- Bağırsak içerisinde flora olarak adlandırılan bir mikrop dengesi vardır. Bunların içinde bize faydalı etki gösteren, bağırsak bütünlüğü ve bağışıklık sistemini destekleyen yararlı bakteriler ağırlıkta. PPI grubu ilaç verilmesi gerek ortam şartlarının yani asiditesini değiştirerek gerekse de yukarıda dediğimiz gibi zararlı mikropların geçişini kolaylaştırarak floranın bozulmasına neden olur. Sonuç olarak pek çok kronik otoimmün hastalık (romatizmalar, nörolojik hastalıklar, bağırsak hastalıkları) için ciddi bir başlangıç noktası oluşturur, bu hastalıkların tetiklenmesine ve alevlenmesine yol açabilir.
- Yine mide kaynaklı asit ortamın bozulması, neredeyse hiç mikrop içermeyen veya az miktarda mikrop içeren ince bağırsak başlangıcında mikropların çoğalmasına, aşırı artmasına neden olur.
Bu durum SİBO olarak adlandırılır (Small İntestinal Bacterial Overgrowth – İnce Bağırsak Bakteri Aşırı Çoğalması). Bu durumun sonucu bağırsağın pek çok fonksiyonunda zincirleme sorunlar başlar: - İnce bağırsak içi aşırı bakteri olması bağırsak duvarında ilitihabi tepkiye neden olur.
- Bağırsak duvarındaki bu iltihabi tepki nedeniyle bağırsaklardaki sindirim fonksiyonları bozulur. Bağırsak duvarından emilmemesi gereken, vücuda zarar verebilecek gıda parçaları kana geçerek sistemik bir iltihaba neden olabilir.
- Gerek bağırsak duvar fonksiyonunun bozulması gerekse de bağırsak içi zararlı bakteri artması nedeniyle emilmesi gereken vitamin ve elementler emilemez ve vücutta eksiklikleri ortaya çıkar.
- Bağırsak içi zararlı bakteriler, özellikle fermente edilebilir şeker yapılarını beslenmek için kullanırlar ve bunları kullandıktan sonra son ürün olarak gaz oluşumuna neden olurlar. Bunun sonucu olarak pek çok gıdanın tüketimi sonrası kişi yoğun bir gaz ve şişkinlik hisseder.
- Bağırsak duvarının iltihabi durum nedeniyle yapısının bozulması, bağırsağın ürettiği bazı sindirim enzimlerinin azalmasına neden olur. Örneğin bu sindirim enzimlerinden biri olan laktaz enziminin azalması ile kişide daha önce olmayan süt ve süt ürünlerini sindirme zorluğu, bu ürünleri tükettikten sonra ortaya çıkan gaz yakınmaları başlar.
- Yine bağırsak duvarının iltihabi durumu sonucu bağırsak duvarındaki hücrelerden salgılanan ve bağırsağı mikroplardan koruyan İmmünglobulin denilen maddelerin azalması ile bağırsaktan gelen zararlı etkenler hem bağırsak içi hem de sistemik enfeksiyonlara yani mikrobik durumlara neden olur.
PPI olarak kısaltılan bu mide ilaçları gerekli olduklarında gerçekten etkili ve başarılı sonuçlar sağlarken, bilinçsiz, uzun, hatta çok uzun süreli kullanımları ciddi sorunlara neden oluyor. İster bilgi eksikliği deyin, ister dikkatsizlik, isterseniz de pazarlama taktiği, kapitalist sistemin tıpkı gıda sektöründe olduğu gibi yanlış yönlendirmesi deyin, bu ilaçlar tanımlandıkları gibi “MİDE KORUYUCU” DEĞİLDİR. Bu konuda hekimlerin bilinçlenmesi kadar hastaların da olası riskleri bilmesi ve ilacın kullanımını sorgulaması yerinde bir yaklaşım olacaktır.
Yazar: Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK / İzmir – İç Hastalıkları ve Romatoloji
Kaynaklar
- Ther Adv Drug Saf.2017 Sep;8(9):273-297. Epub 2017 Jun 29. Adverse effects of proton-pump inhibitor use in older adults: a review of the evidence. Maes ML, Fixen DR, Linnebur SA
- BMC Med.2017 Feb 21;15(1):36. When is proton pump inhibitor use appropriate? Yadlapati R, Kahrilas PJ
- Dtsch Arztebl Int. 2016 Jul 11;113(27-28):477-83. The Indications, Applications, and Risks of Proton Pump Inhibitors. Mössner J